Yüzünde kırışıklar oldukça çoktu. O, kırışıklıklarını sever herkese," Onlar benim hayatımın en güzel, izleri çizgileri... Ben, onların her biriyle gurur duyuyorum. Doğduğum günden bu güne dek yaşadıklarımın izleri onlar. Her birini konuşturmaya kalsam kim bilir neler neler anlatırlar size " derdi.
Yaşamı hep sevdin. Şimdi daha çok sev, ona sıkı sıkı sarıl. Etrafında dikenlerin oluşmasına, onların, kendine çocuklarına, çevrene zarar vermesine izin verme. Yok olup gitsinler kendi kendilerine sana hiç zarar vermeden.
Yazı, kısmet dedi içinden. Büyüklerin her zaman "İnsanlar, üç yazıyı asla değiştiremez. Bunlar da doğum, evlilik, ölümdür" dediklerini anımsadı bir kez daha.
Toprak, hava, el ele vermiş insanlara sağlık, mutluluk dağıtıyordu. İnsanlarda onlardan aldıklarını birbirlerine vererek üretiyor, çoğalıyorlardı. Dağ, taş buram buram neşe, mutluluk, sevgi, paylaşma, güzellik kokuyordu.
Mutluluğu kimi para, kimi çocuk, kimi şan şöhret, kimi evlilik, kimisi de başını sokacak bir ev, kimi de sağlık der. Bence sağlıkla beraber içinde yaşadığın güzel şeyler. Hoş yaşlandıkça çoğu kaybolup gidiyor ya.
Hey gidi Hasan hey, ömrünün çoğu bu işi yapmakla geçti. Şimdi o günler burnunda tütüyor ve nasıl da özlüyorsun de mi? Olağanın olsa gene koşar gidersin denize emme iş işten geçti gari. Ehteyarladın. Yaş aldı başını gidiyo. Yokuş aşağı koşupdurun gari. Zati süngercilik de yapan yok ya. Ara sıra bohçadan çıkar anılarını, gene goy içine Gatla gatla kaldır yerine.
Herkes sarmaş dolaş oldu. Güzellikler, umutlar kucakladı Bedaçi ailesini. Farkına varmadan tümünün gözlerinden yakamoz yaşlar dökülüyordu. Güneş altın saçlarıyla sarıvermişti yüreklerini. Onları ısıtmış, rahatlatmıştı.